28 Mayıs 2012 Pazartesi

Jilet Kırmızısı Paltolu Sarışın Kadın



yalnızlıktan sıkıldım. kaç kişi sürekli yalnızlık duygusu yüzünden depresyona girer aramızda bilemiyorum. ama ben sık sık muzdaribim bu konudan.

kimisinin arkadaş çevresi çok iyidir, sevgilisi yoktur; kimisinin sevgilisi vardır, arkadaş çevresi yoktur; kimisinin hiçbir şeyi yoktur; kimisinin de hem sevgilisi hem de müthiş bir arkadaş çevresi vardır. en kıskanılacak olanı tahmin ettiğiniz gibi; sonuncu.

ben hiçbir zaman iyi arkadaş çevresi edinebilenlerden olmadım. en kötü ihtimalle iyi arkadaş çevresi edinip, dostsuz kaldım. beceremedim. gel bi bira içelim desem, gelecek kimse yok. en kötüsü, sevgilim bile gelmez.

haftalardır sevişebilmeyi geçtim, görüşemedik bile. olmadı. bende de rahatsızlık sorunu var. yani kafam her konuda rahat olmazsa, bacaklarımın birbirine kenetlenmesi ve bir daha açılamaması durumu... o evin içerisinde dört saatten az kalırsam, fahişe gibi hissediyorum, gibi...

dün gece, telefon geldi: abim erkenden gidecek, gelir misin?
                                  : akşam sınavım var.
                                  : yani?
                                  : peki. gelirim.

her şeyin normal gelişmesi üzerine, ertesi sabah evdeyken "abi okula gelmen lazım ödev teslimi!" diye telefon geldi, tam ben seks sonrası uyuşukluğumu yaşarken, sevgilime. gözlerimin dolduğunu, ellerimin titrediğini ve inanılmaz kötü hissettiğimi saklamaya çalışarak, bir anda yataktan fırlayıp giyindim.
er kişi de bu hareketimle: ne oldu?
                                     : işin gücün var, ben gidiyim.
                                     : gitme gitme. bana sütlü kahve yapar mısın?
akabinde hemen sütlü kahve yapmaya gittim. her saklanabildiğim yerde ağlamaya başladım. bu, ona kızgınlığımdan mıydı, yoksa mutlu olabileceğim tek günde bile her şeyin ters gitmesi, benim zaten kötü olan moralimi daha da mı kötüleştirmişti...

o da kötü hissediyordu belki, ama benim bu ruh halimin gidişatı nereye varacak bilemediğimden, garip davranmaya başladığımı fark ettim artık.

yakın arkadaşım yok sayılır. sınav için okula gittiğimde, beni masasına davet edecek arkadaşlarımın olduğunu da gördüm, uzun uzadıya muhabbet ettiklerimin de. ama sınav dönemindeyiz, herkes kafasını notlara gömmüştü.  "biraz dertleşebilmek için neler vermezdim" diye düşünüp derdimi anlatmaya başladığım, veya kafamı dağıtmak için uğraştığım zamanın yalnışlığı "e sus artık!" cevabına vesile oldu. karşılıklı dalga geçmek için yaratılmış olduğunu düşündüğünüz arkadaşınızın bile tepkisi şu oluyor "şimdi seninle ne geyik çevirirdim de, kalıcam, dinlemem lazım!"

akşam olup da, er kişiyi aradığım zaman büyük bir heyecanla, cevabı şu oluyor:

babamın telefonuna müzik yüklüyordum.

siktir git o zaman! diyesi geliyor insanın. diyemiyor. boğazınızın düğümlendiği zamanlar olur ya...

yalnızlık kötü şey. yıllardır içinde bulunduğum şu depresyon halinden kurtulamadım. lisedeyken, kabullenmiştim ben yalnızlığı, çünkü orta 1 den beri annemle babam boşanmış olduğu için kimse arkadaşlık kurmamıştı benimle.

sonra bir gün "jilet kırmızısı paltolu sarışın kadın" oldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder