25 Mayıs 2012 Cuma
En Destursuz Rüya
kıçın açıkta kalması tabirini duymuşsunuzdur, ama böyle bir rüya için bir kıç yetmez... başka nerem açıktı bilemiyorum ama, pek bir destursuz rüyaydı lan, baştan söylüyorum: mantık aramayın! sonra derseniz ne salak lan bu veronik ne bok şeyler yazıyo, o, hayatımda gördüğüm en saçma rüyayı anlatmam kaynaklı. izninizle, derin bir iç çekerek başlıyorum:
kuzenim, alelade bir adamdan hamile kalmıştı ve silent hill'deki hastaneye benzeyen bir yerde, doğum yapıyordu. ama doktoru da yoktu, doktoru, tüm sülalemizdi. sonra nereden aklıma esiyorsa, saçlarımın bembeyaz olduğunu ve sevgilimle buluşacağımı düşündüm, babaannemle saç rengimiz aynı diye onun şu çalkalanan boyasını alıp, saçıma sürdüm, bir baktım ellerim kıpkırmızı olmuş! meğer ben kırmızı boya sürmüşüm kumral saçlarıma... deli gibi yıkamaya çalıştım durdum, üst tarafın rengi geçti ama arka kısmı kıpkırmızı kalmıştı. saçlarımı kurulamak için, hastanedeki "otel odasına" gittim. bir baktım anneannem gelinlikler içerisinde! dedemin vefatı 2 sene olmuştu, bizim 70'lik çıtırımız, en büyük boy gelinliği üstüne giymiş, elinde de bir çiçek! "anneanne kırmızı kurdele de ister misin?" dedim ilk ifademde o da her zamanki gibi "dalga geçme benimle! kabuğunu beğenmiyo şuna bak!" neyse efendim, saçlarımı kuruttuktan sonra "el kurutma makinesinde" ben okula gittim. okul ilk defa bu denli büyüktü. yakışıklı ve siyah giyiminden kendini belli eden ülkücü bir çocuk bana yazmaya başladı. e kimin hoşuna gitmez ki, yürümeye başlayınca sapa bir sokağa çıktığımızı fark ettim. "ne işimiz var burada?" dediğim anda üstüme saldırdı hayvan ama, kurtulup koşmaya başladım. arkamda o da vardı, uzuuuun bir süre koşuştuk ve ben, "insanların toplanma mekanı" na vardım. tanıdığım tanımadığım bir sınıf dolusu kalabalık vardı. benim kaçırılmamı konuşup dua gibi bir şey ediyorlardı. arapça değildi o kesin. ertesi gün nereden vardık bilinmez, eskişehir turuna başladık. ama ben anneannem ve babaannemle çok sıkılan kuzenime ve kendime bir kıyak geçerek dedim ki: biz yarın anadolu üniversitesine gideriz, sonra da ben çiğ börek ısmarlarım kuzenime. bu çocuk öss'ye girecek, görsün üniversite nasıl bir yermiş! biz çıktık onunla başladık gezmeye. ertesi gün gene "insanların toplanma mekanı"na gittik. birini kurban ediyorlardı. "ne yapıyorsunuz siz!" ama onlar gene ayin ya da bir şey esnasındalardı ve beni duymadılar. 2-3 kişi aynı kostümü giymiş, öldürülen ise tek rengi giymişti, taşlar buldum sonra aynı o kıyafet desenlerinde...
rüya büyük ihtimalle devam ederdi, ama benim kapım o anda zorlanınca, uyandım. "hassikktiirrrr!" şeklinde uyandım hatta. "noluyo lan!" meğer, aşağı komşunun arkadaşı kalıyormuş evde, kız anahtarı vermiş ona, o da ev, bizimki zannetmiş... yoksa... yoksa....
yoksası yok işte.. kıçım açıkta kalmış olmuş bitmiiiş!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder