insan, attığı adımdan sonra daha başarılı, daha iyi olmak istiyor her zaman. kararsızlık zamanları hele, hangi seçeneği oylamalıyım, nasıl olmalıyım, nasıl bir halde olacağım bu seçimimden sonra...
ne olur ki üzülmeyeyim, ne olur! bir yanda hayaller, bir yanda sevgi... ikisinin gideceği ortak bir yol yok mu? bu sefer yok. hayallerinizi gerçekleştirmeyeceğiniz insanla beraberseniz, her 3-5 ayda bir ilişkinizi ve hayallerinizi sorgulamaya mahkumsunuz. ama, işin kötüsü ondan vazgeçemiyorsunuz bile işte.
doğru seçeneği işaretlemiş olmalıyım. öyle olmak zorundayım.
her zaman kariyerimi ön plana koyacak ve asla aşık olmayacaktım, 19 yaşında aşka düşünce, ne bok yiyeceğini şaşırıyor insan bilir misiniz? hayallerinize başlama yaşınızdır oysa ki. neden? ÜNİVERSİTE! YURT DIŞI HAYALLERİ! KARİYER HEDEFİ!
hele ki boktan bir ailede yetişmişseniz, bunlar ekstra önemli oluyor. üstelik belki de güvensizlik sorununuz sizi her yerde yarı yolda bırakabiliyor.
ha, bu arada yıllardır içimde tuttuğum şu şeyi söylemeliyim: EĞER BOŞANACAKSANIZ, EVLENMEYİN ARKADAŞIM! MAL MISINIZ?! YA DA BİZİ Mİ MAL GİBİ GÖRÜYORSUNUZ?!
evet, nerde kalmıştım? hah! sevgiye olan son şansı veriyorum. bu şans da boşa giderse, sevmeyeceğim bir daha!
"aaa! daha 21 yaşındasın amaa!" o da şansını iyi değerlendirseydi!
8 Eylül 2012 Cumartesi
4 Eylül 2012 Salı
Psikoloji Seansları 1
baştan söylüyorum ki sadece içimi dökmek anlatabilmek için yazıyorum, bi bok beklemeyin bu yazıdan. artık sevgilim, eski sevgilim olmuş olabilir de onu anlatacağım.
hiçbir şey yapmak istemediğiniz zamanlar oldu mu? yemek yememek, konuşmamak, okumamak, uyuyamamak, tuvalete bile gitmemek gibi...
bahsetmiştim geçenlerde, patron götümden ayrılmıyor ve kimselere anlatamıyorum diye. anlattım birkaç kişiye daha sonra, inanamadılar çünkü hiç beklemedikleri kişiydi o.
anneme anlatamadım: o kadar çok felsefik konuşma yapacaktı ki, uğraşamazdım onunla,
babama anlatamadım: babam yok,
arkadaşlarıma söyleyemedim: dalga geçeceklerdi,
sevgilime söyleyemedim: sürekli tatil süresince aklında kalacaktım "acaba ne yapıyordur" diye. ben de bir süre susmayı denedim.
bu süre zarfı içerisinde hiçbir şeyi yapmak istemedim ve yapmadım da. iş yerinde yemeğe çıkıp, yemeği alıp yiyemedim, sevdiğim kimseyle bu konu hakkında konuşamadım, moda dergilerinden başka hiçbir yazıyı elime geçirmedim, uyuyamadım ölü gibi gezindim... ama sorun, ölü gibi gezinmem oldu.
sevgilim dün kızdı bana "duvarla konuşuyorum sanki" diye. sonra da "kıçına yıllar önce tekmeyi basmam gerekiyordu." dedi. olanların altında ezilmiş, büzülmüş, şu an en çok ihtiyacım olan sevgilimin uzaklarda olmasıyla ayrı bir mutsuz olmuştum ve soğuktum biraz ama biliyordum zaten o gelir gelmez düzelecekti bu. ama fırsat vermedi. "tatilimi mahvettin sürekli surat asıyorum." dedi. "nolur üsteleme, sen gelince düzelecek işte" dedim ama dinletemedim. sonra çok kızdım ve "arama bi daha beni o zaman." dedim ve kapattım. ardından, patronun asıldığını mesaj attım ve ne kadar kötü hissettiğimi, cevap gelmedi, aramadı, dönmedi. nasıl bir halde olduğumu bile bile beni yalnız bıraktı.
tatilini hiç siklemiyorum artık işin aslı. umrum bile değil. ama bu köşeye sıkışmışlığımı bile umursamaz tavrı, hakaretleri...
hiçbir şey yapmak istemediğiniz zamanlar oldu mu? yemek yememek, konuşmamak, okumamak, uyuyamamak, tuvalete bile gitmemek gibi...
bahsetmiştim geçenlerde, patron götümden ayrılmıyor ve kimselere anlatamıyorum diye. anlattım birkaç kişiye daha sonra, inanamadılar çünkü hiç beklemedikleri kişiydi o.
anneme anlatamadım: o kadar çok felsefik konuşma yapacaktı ki, uğraşamazdım onunla,
babama anlatamadım: babam yok,
arkadaşlarıma söyleyemedim: dalga geçeceklerdi,
sevgilime söyleyemedim: sürekli tatil süresince aklında kalacaktım "acaba ne yapıyordur" diye. ben de bir süre susmayı denedim.
bu süre zarfı içerisinde hiçbir şeyi yapmak istemedim ve yapmadım da. iş yerinde yemeğe çıkıp, yemeği alıp yiyemedim, sevdiğim kimseyle bu konu hakkında konuşamadım, moda dergilerinden başka hiçbir yazıyı elime geçirmedim, uyuyamadım ölü gibi gezindim... ama sorun, ölü gibi gezinmem oldu.
sevgilim dün kızdı bana "duvarla konuşuyorum sanki" diye. sonra da "kıçına yıllar önce tekmeyi basmam gerekiyordu." dedi. olanların altında ezilmiş, büzülmüş, şu an en çok ihtiyacım olan sevgilimin uzaklarda olmasıyla ayrı bir mutsuz olmuştum ve soğuktum biraz ama biliyordum zaten o gelir gelmez düzelecekti bu. ama fırsat vermedi. "tatilimi mahvettin sürekli surat asıyorum." dedi. "nolur üsteleme, sen gelince düzelecek işte" dedim ama dinletemedim. sonra çok kızdım ve "arama bi daha beni o zaman." dedim ve kapattım. ardından, patronun asıldığını mesaj attım ve ne kadar kötü hissettiğimi, cevap gelmedi, aramadı, dönmedi. nasıl bir halde olduğumu bile bile beni yalnız bıraktı.
tatilini hiç siklemiyorum artık işin aslı. umrum bile değil. ama bu köşeye sıkışmışlığımı bile umursamaz tavrı, hakaretleri...
1 Eylül 2012 Cumartesi
Güçlü Kadın Hikayesi
"merhaba! nasılsıın?"
"iyiyim sen?"
"bomba gibiyim! bak anlatıyim sana....."
diye başlayan muhabbetlerden çok sıkılmıştım bi ara. çünkü mutlu olmam ben kolay kolay. anlık mutluluklar yaşarım ve genellikle bok gibi hissederim. bunun için, zamanla;
"merhaba!nasılsın?"
"bok gibiyim!- kötüyüm"
diye cevap vermeye başladım. ama bir yan etkisi vardı. "neyin vaar?!" sorusu gelince, anlatmak istemediğim her şeyin boğazımda düğüm düğüm olduğunu hissederdim. aslında sadece iyiyim demek istememekten, sorunlarımı anlatmayı sevmiyorum. en azından artık. anlatmamak hoşuma gitmeye başladı. bu yüzden son günlerde
"merhaba! nasılsıın?"
"iyi iyi. sen?"
e dönüştü. işime gelmeye başladı. erkek arkadaşım sorunlarımı dinleyip surat asmamaya başladı, arkadaşlarımın kafası sorunlarımla dolmamaya, ben de her zamanki mutlu görünüşüme döndüm. hatta kötü olduğumu söylesem, insanlar görünüşümün bunu inkar ettiğini söylediler.
staj yerimden bir patron ya daaa, eleman asılıyor bana. can sıkıcı. kim olduğunu bilmiyor kimse. bilmeyecek zaten. yanından nasıl kaçacağımı her geçen gün şaşırmakla birlikte, sürekli yanımda bitiveriyor ve kaçmamla da akşam telefonları başlıyor.
"sikmek" denilen doğa olayını üzerimde gerçekleştirmek istediği çok açık. şu herif sokaktan herhangi biri olsa da yüzünün üstüne bir tane geçirebilsem hayaliyle, o tombul dudaklarını yumruklarımla patlatma isteğimle yanıp tutuşuyorum. kimse kimdir nedir bilmiyor. sevgilim bilmiyor. annem bilmiyor. arkadaşlarım, dostlarım bilmiyor. sadece ben biliyorum ve bunu anlatmamak, bana yönelecek tüm bakışları engelliyor.
acıyarak bakılması hoşuma gitmiyor. güçsüzlüğümü saklamak, güçlüymüşüm gibi göstermek en büyük hayalim. aslında güçlü bir kadın olmak, korkularımı gizlemek... aslında asla korkusuz güçlü olamadım ama bunu bana diyen birine tekme yumruk girmek hoş olabilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)